Üzümlü
ÜZÜMLÜ KASABASI
Değerli Av Tutkusu okuyucuları,
Ekim ayı içerisinde avcı dostlarımla Manisa’dan başlayıp Konya’nın Üzümlü kasabasında sona eren bir yolculuk yaptık. Bizimki hem ziyaret hem ticaret gibi oldu. Hem benim yeni köpeğimi alacak, hem de av yapacaktık. Öğleyin Balıkesir Bigadiç’ten gelen dostlarımızla Manisa’da buluştuk ve hiç vakit kaybetmeden yola koyulduk. Yolculuğumuz neşe içerisinde başladı. İlk molamızı Manisa’nın Kula ilçesi çıkışında bir çeşme başında verdik. Aziz Bey ve Salih Bey’lerin eşlerinin yaptıkları nefis börekleri kavunla birlikte afiyetle yedik. Aynı zamanda köpekler için de bir ihtiyaç molası vermiş olduk. Çok fazla oyalanmadan hemen yolumuza devam etik; çünkü, daha gidilecek epey yolumuz vardı. Ikinci molamızı Uşak ilinin Sivaslı ilçesinde, Efeoğlu av bayisinde verdik. Dükkan sahibi arkadaşımız bizi çok samimi bir şekilde karşıladı. İçeri girer girmez bana ismimle hitap etmesi ve “Av Tutkusu” dergisinin sıkı bir takipçisi olduğunu söyleyip önündeki av dergilerini göstermesi beni çok mutlu etti. Çünkü bir çok av bayisi gezdim, tanıdım, neredeyse hiçbirisi av dergisi takip etmiyor. Sivaslı’da av bayiliği yapan (Efeoğlu av bayisi) Erkan Yılmaz Bey’i tebrik ediyor ve tüm bayilere örnek olmasını diliyorum. Erkan Bey’in yanında çayımızı içtikten sonra tekrar yola koyulduk ve 1-2 mola daha vererek akşam saatlerinde Beyşehir yakınlarında olan Üzümlü kasabasına vardık. Burada bizi karşılayan Yusuf, Hasan ve Kadir kardeşlerin sıcaklığı tüm yorgunluğumuzu unutturdu. Bizler için hazırlanan güzel bir akşam yemeğinin ardından, içilen tavşan kanı çaylar eşliğinde yapılan sohbet gece yarısına kadar uzadı gitti. Paris’te yaşayan renkli bir kişiliğe sahip Üzümlü’lü Mehmet Bey ve “Kral Av” ortaklarından Mehmet Ece Bey ile tanışma, sohbet imkanı bulduk. Sıkı bir Domuz avcısı olan Fransız Mehmet Bey’in domuz maceralarını anlatırken yaşadığı heyecan bizi çok etkiledi. Diyor ki “Domuz meralarda inşallah hiç bitmez, biterse ne avlayacağız”. Hepberaber gülüyoruz. Ertesi gün için av planı yapılıyor, gözlerimizden uyku akarken. Önce av yapılacak, ardından Üzümlü kasabasında, başta Kral Av olmak üzere silah fabrikaları gezilecek. Akşam sohbet kaldığı yerden devam edecek. Sabah erkenden uyanıyoruz, kıyafetler giyiliyor. Kendimizi çorbacıda buluyoruz, hemencecik çorbalarımızı içiyor ve avlağa doğru ilerliyoruz. Nihayet av zamanı. Saatlerce geziyoruz o tepe senin bu tepe benim, o çalı senin bu çalı benim ne keklik ne tavşan gösteriyor yüzünü. Sanki yer yarılmış içine girmişler. Sonradan bir tavşana atış yapılıyor, ama nafile. O da formula-1 yarış aracı gibi gidiyor. “Misafir dağı mı?” diyoruz, gülüşüyoruz. İyi spor yapıyoruz. Sonra yavaş yavaş araçların yanına dönüyoruz, Üzümlü’ye dönmek üzere. Döndüğümüzde hiç vakit kaybetmeden av tüfeklerinin nasıl yapıldığını, hangi aşamalardan geçtiğini görmek için can atıyoruz. İşe mütevazi bir tüfek imalathanesi olan Hasan ve Kadir kardeşlerin yerinden (Target Av silahları imalatı) başlıyoruz. Gördüklerim bende Denizli Buldan’ı çağrıştırıyor. Buldan’da neredeyse her evin altında dokuma tezgahı vardır. Üzümlü’de de tüfek yapımı için gerekli makinalar ve imalathaneler mevcut. Kral Av’ın sahipleri Mehmet Ece ve Nevzat Sütcü bizlere işyerlerini gezdirirlerken bir yandan da makinalarla, tüfeklerle ve çalışanlarla ilgili bilgiler veriyorlar. Küçücük kasaba fakat, dünya markaları arasına girmeye aday. Minikcik bir pim bile orada yapılıyor. Yerli malı Türk’ün malı, herkes onu kullanmalı demekten öte ne denebilir. Mehmet Bey daha iyisini yapmak için gayretle çalıştıklarını, yurtdışı ile devamlı temas halinde olduklarını, ulaştıkları noktayı yeterli görmediklerini anlatıyor. “Kral Av” böyle devam ederse kısa bir sürede zirveye oynayacaktır, kendilerini tebrik ediyorum. Bunun dışında Torun ve Arthemis gibi diğer firmaları zaman kısıtlılığından dolayı kısaca ziyaret ediyoruz. Türk olarak Üzümlü ile gurur duyuyoruz. Akşam Aziz Bey’in hazırladığı tavşan yahnisi ve Beyşehir gölü sazanlarını afiyetle yiyoruz. Sohbet uzayıp gidiyor…Sabah geldiğimiz kadroya yeni köpeğim Carlos’ta ekleniyor ve dönüşe geçiyoruz. Yol boyunca aklımızda kalanlar Üzümlü’de bizi misafir eden dostlarımızın sıcaklığı, yaptığımız sohbetler, yediğimiz tavşan yahnisi, ve küçücük bir kasabanın dünya devi olma yolunda ilerleyişini görmenin mutluluğu….
Son Güncelleme (Pazartesi, 14 Aralık 2009 21:59)