Dr. Erdem Nalbant Kişisel Web Sitesi

  • Increase font size
  • Default font size
  • Decrease font size

Hekimlik ve Avcılık-Ocak 2008

e-Posta Yazdır PDF
HEKİMLİK VE AVCILIK

Değerli av tutkunları,
Eminim ki tüm avcı dostlarımız profösyonel olarak yaptıkları meslekleri ile avcılık arasında benzerlikler kuruyorlardır. Ben de zaman zaman mesleğim olan hekimlik ile avcılık arasındaki benzerlikleri düşünmüşümdür. Yazımda hekimlik mesleği ile avcılık arasındaki ortak noktalara değinmek istiyorum.
Öncelikle söylemek isterim ki her ikisinin de tarihçesi çok eskilere dayanır. “Yeryüzünde vücut acısının koparttığı ilk çığlık, hekim çağıran ilk ses olmuştur. Ancak, bu sese ne zaman cevap verildiğini bilememekteyiz” diyen yazar, tıbbın en eski mesleklerden birisi olduğunu belirtmektedir. İnsanların avcılığa, en eski zamanlardan beri yiyecek ve giyeceklerini sağlamak, canlarını korumak için başladığını biliyoruz.
Tarihçelerinin eskiye dayanmalarının yanı sıra en önemli ortak noktaları, ikisinin de bir hedefinin olması ve çoğu zaman da hedefe iz sürerek ulaşmalarıdır. Hekimin hedefi hastanın hastalığını, avcının hedefi avını bulmaktır. İkisi de bir hedef için yola çıkarlar. Hekim, yardımcı tanı metodlarından faydalanarak hastalığın izini bulmaya çalışır. Örneğin, karın ağrısı olan bir hastanın karın ağrısını yapan nedene ulaşmak için önce fizik muayene yapılır. Sonrasında, hematolojik ve biyokimyasal parametrelerine bakılır; idrar tahlili yapılır. Çünkü karın ağrısı yapan neden, kan  ya da idrarda izini bırakmış olabilir. Hekim muayene sonrası sadece kan ve idrar sonuçlarına bakarak bir çok hastalığın teşhisini koyabilir. Ancak bazen de hastalık, direk grafi, ultrasonografi, tomografi gibi radyolojik tanı araçları ile görebileceğimiz izler bırakmış olabilir. Sinsice vücudumuza girip akciğerlerimizde iz bırakan tüberküloz basili gibi. Avcı da böyle değil midir? Yeni yağmış karda tavşan izinin peşinden gitmez miyiz? Av hayvanlarının bıraktıkları pisliklerden onları takip etmez miyiz?
Diğer bir ortak nokta hekimin de andı vardır, avcının da. Aşağıda Hipokrat andının orjinalinin Türkçe’ye çevrilmiş halini göreceksiniz.. Avcılık andını da karşısına koyun bakalım. Sizce ikisi arasında çok fark var mı?

Orijinal Hipokrat Andının Türkçeye çevrilmiş hali:
Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım. Paraya ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim. Öğrenmek istedikleri takdirde onun çocuklarına bu sanatı bir ücret veya senet almaksızın öğreteceğim. Reçetelerin örneklerini, ağızdan bilgileri şifahi bilgileri ve başka dersleri evlatlarıma, hocamın çocuklarına ve hekim andı içenlere öğreteceğim. Bunlardan başka bir kimseye öğretmeyeceğim. Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için değil, yardım için kullanacağım. Benden zehir isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmeyeceğim. Bunun gibi, bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermiyeceğim. Fakat hayatımı, sanatımı tertemiz bir şekilde kullanacağım. Bıçağımı mesanesinde taş olan muzdariplerde bile kullanmayacağım. Bunun için yerimi ehline terkedeceğim. Hangi eve girersem gireyim, hastaya yardım için gireceğim. Kasıtlı olan bütün kötülüklerden kaçınacağım. İster hür, ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan, mazarattan sakınacağım. Gerek sanatımın icrası sırasında, gerek sanatımın dışında insanlarla münasebette iken etrafımda olup bitenleri, görüp işittiklerimi bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.
Özet olarak hekim de, avcı da ava çıkmıştır. Hekim hastanın hastalığının, avcı avının peşindedir.
Hekime de avcıya da rastgele.
LAST_UPDATED2