AVCININ DOĞAYLA BÜTÜNLEŞTİĞİ GÜN

Değerli avcılar;
2007-2008 av sezonu içerisinde keklik, tavşan, bıldırcın, çulluk avlarını  gerçekleştirme şansını buldum. Fakat şimdiye kadar domuz avı yapmamış olmam beni domuz avı organizasyonuna sürükledi. Yaban TV  program yapımcısı Ali Birerdinç Bey’le domuz sürek avı yapmak üzere ocak ayı için sözleştik. DSCN1460-1Organizasyon hazırlığında üyesi olduğum “Manisa Nişancıpaşa Avcılar Derneği” bana çok yardımcı oldu. Domuz avı yapılacak bölgenin seçimi, katılımcı avcıların belirlenmesi, yemek organizasyonu gibi konular oldukça titiz bir çalışmayla yapıldı. Ayrıca, organizasyona günümüzün Manisa Tarzanı olarak nitelendirebileceğim; özellikle, “her çekirdek bir ağaçtır” projesi ile tanınan meslektaşım Dr. Fahrettin Er’i de davet ettim. Fidan dikimi, aşılanması ve avcı arkadaşlarımıza çekirdek dağıtımı için yardımcı olabileceğini söyledi. Söz Manisa Tarzanı’ndan açılmışken ondan söz etmeden geçemeyeceğim. Çünkü, yetiştirdiği ağaçlarla Manisa’daki yaban hayatına katkısı çok büyük olmuştur. Manisa Tarzanı’nı , gerçek adıyla Ahmet Bedevi’yi araştırdığımda en iyi anlatan kişinin Sunay Akın olduğunu gördüm. Sunay Akın'ın “Manisa Tarzanı” adıyla filmi çekilen “Onlar Hep Oradaydı” adlı eserindeki Ahmet Bedevi'nin öyküsünü kısaca sizlerle paylaşmak isterim:
“İşgal orduları geri çekilirken pek çok şehir gibi Manisa'yı da yakar, yıkarlar. Kenti özgürlüğüne kavuşturan Türk ordusunda bulunan Kerkük Türklerinden “Ahmet Bedevi” adlı asker öylesine tutkundur ki doğaya; savaş bitiminde Manisa'da kalır. Ağaç dikmeyi, yeşili korumayı uğraş edinir kendisine. Manisa onun diktiği ağaçlar sayesinde yağmura ve gölgeliğe kavuşur.
DSCN1470Halk, üstünde yalnızca siyah bir şort olan bu uzun sakallı adamı çok sever ve “Hacı” diye seslenirler kendisine. Spil Dağı'nda bulunan kulübesinin yanındaki topu her gün saat 12:00'de ateşlemeye başlamasıyla Hacı'nın adı “Topçu Hacı” olur. Günlerden bir gün başrolünü Johny Weismüller'in oynadığı ünlü Tarzan filmi gelir Manisa'ya. O günden sonra da Ahmet Bedevi “Manisa Tarzanı” diye anılmaya başlar.
Manisa Tarzanı'nın İstiklal Madalyasına sahip olduğunu pek çok insan bilmez. Siyah bir şortun dışında üstüne pek bir şey giymediğinden, madalyasını takacağı ne bir ceketi, ne de bir gömleği vardır zaten.
8 Eylül 1956 tarihinde Niğde'de bulunan Akdağ'ın Demirkazık Zirvesine tırmanış yapan Manisa Dağcılık Kulübü öğrencilerinden Engin Kongar bir kayalıktan düşerek can verir. Kongar, bir tırmanış sırasında ölen ilk dağcımızdır. Kazadan üç yıl sonra, Kongar'ın anısına yapılan anıtın açılışına katılan kalabalık genç dağcının annesi ve Ahmet Bedevi de vardır. Bedevi o gün, genç dağcı gibi uçuruma yuvarlanan sevgilisini anımsamıştır elbette. (Çok sevdiği karısıyla bir dağ yolunda yürürken, ayağı kayan kadın uçuruma yuvarlanır... Ahmet Bedevi, sevgilisinin yanından kayıp gitmesine engel olamaz, son bir hamle yapsa da tutamaz onu...) Bu duygular içerisinde Manisa Apaçisi, gözü yaşlı anneye şunları söyler: Anneciğim hiç merak etme, ben anıtın çiçeklerine bakar, onları hiç soldurmam.”
MİT ajanı olduğu şüphesiyle yıllarca takip edilen Ahmet Bedevi gözlerini dünyaya 1963 yılının 31 Mayıs gecesi yumar. Ve ondan geriye binlerce ağaç ve hepsinde de gözünü objektiften kaçırdığı fotoğraflar kalır... Bir de açılışına katıldığı anıt!

Keşke hepimiz Ahmet Bedevi gibi arkamızda böyle kalıcı güzellikler bıraksak! “
Pazar sabahı saat 07.00’de yaklaşık 20 araçlık bir konvoyla Manisa’dan av yapacağımız alana doğru  yola koyulduk. Önce Sancaklı Kayadibi beldesinde bizi bekleyen avcı dostlarımızla buluştuk. İçtiğimiz sıcak  çayların ardından dernek başkanımız tüm katılımcılara av güvenliği hakkında hatırlatmalarda bulunduktan sonra, ekip olarak av alanına hareket ettik. Yol boyunca avcılar tek tek bekleme noktalarına bırakıldı. Biz de bekleme noktamıza yerleştikten sonra sürekçilerin köpeklerini saldıkları ve süreğin başladığı haberi geldi. Köpek seslerinin yaklaşması ile heyecanımız bir kat daha arttı.  Yaklaşık 3 saatlik bir beklemenin sonunda 3- 4 adet domuza ateş edilmesine karşılık domuz vuramamıştık. Sürekçilerin gelmesi ile avımız bittiğinde ise domuz vuramamanın üzüntüsü içerisindeydik. Fakat fidan dikecek olmamızın heyecanı bu üzüntüyü unutturmuştu. Meslektaşım Dr. Fahrettin Er Bey’in katılımı ile, önce yaklaşık 40 adet çam fidanını tüm avcı arkadaşlarımızla beraber tek tek diktik. Ardından yabani ağaçlara meyva aşılaması yapılarak doğru aşılamanın nasıl yapılacağı konusunda katılımcılar bilgilendirildi. Hemen ardından daha önceden poşetlenerek hazırlanmış meyva çekirdekleri avcı arkadaşlara, bu çekirdeklerin toprağa gömülmesi için özel hazırlanmış sopalarla birlikte dağıtıldı ve işlemin nasıl yapılacağı gösterildi. Eminim ki, Ahmet Bedevi de hayatta olsaydı bu güzel günde yanımızda yer alırdı. Yaban TV program yapımcısı Ali Birerdinç Bey’e davetimizi kabul edip organizasyonumuza katıldığı için çok teşekkür ederim.  Tüm avcı dostlara örnek olabilmek dileği ile…

Son Güncelleme (Salı, 16 Haziran 2009 16:45)

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile